Osman Müftüoğlu’ndan yeni hedef: Moleküler beslenme

“Epigenetik beslenme” kavramına dikkat çeken Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, yanlışsız besinlerle genlerin düzgün istikametlerini aktive etmenin mümkün olduğunu belirtti. Yazısında, elajik asitten kuersetine, kurkuminden likopene kadar sıhhati şekillendiren 10 epigenetik besin unsurunu tek tek sıraladı.

İşte Müftüoğlu’nun yazısının tamamı:

Az değil 20 yıl kadar evvel de bu köşede “Sadece karnınızı doyurmak, daha da kıymetlisi mevcut halinizi koruyup kollamak için değil genetik mirasınızı dikkate alarak da beslenmeye çalışın” diye yazmışım ve sonra da şu notları düşmüşüm:

“Zira genleriniz yani DNA’larınızda bilinmeyen o yaşamsal yazılım formatınız bir öbür deyişle de hayat besteniz ya da hayat senaryonuz yiyip içtiklerinizden önemli ölçüde etkileniyor.”

Bu kıymetli beslenme detayı günümüzde giderek daha da güçlendi ve artık tam da şu noktaya geldi: Şayet genetik mirasınızdaki “kötü gen” tuşlarınıza değil de “iyi gen” tuşlarınıza dokunarak hayat bestenizi ya da ömür senaryonuzu daha âlâ icra etmek sonuçta de daha sağlıklı, güçlü, sevinçli bir halde yaşamak ve yaşlanmak istiyorsanız…

Bir öteki deyişle yani genlerinizin “üst aklı” diyebileceğimiz “epigenetik gücünüzü” yanlış değil de yanlışsız manipüle ederek “iyi yaşama ve yaşlanma” istikametinde kullanmaya kararlıysanız yiyip içtiklerinize bir de bu gözle bakın ve “EPİGENETİK BESLENME” kavramına biraz daha baş patlatın diyorum. Çünkü bu kavram hücrelerinizin güzel ya da berbat işler yapacağına, genç mi yaşlı mı kalacağına, kronik hastalıklara yakalanıp yakalanmayacağına bile karar verebilen kıymetli bir âlâ hayat detayıdır. Sevgili okurlar, isterseniz gelin bugün bu detaylara biraz daha girelim. Bu yeni kavramın yani epigenetik beslenmenin birinci 10’unda neler var bir göz gezdirelim.

KESİP SAKLAYIN

EPİGENETİK BESİNLERİN KRAL VE KRALİÇELERİ

VARAN BİR: ELAJİK ASİT

Nar, fındık, ceviz ve bademde bol ölçüde bulunan elagotanninler aslında birer prebiyotik moleküller. Bağırsaklarınızdaki güzel bakteriler -probiyotikler- bunları “ÜROLİTİN A” isimli muazzam bir “postbiyotik molekül”e çeviriyor. O postbiyotik molekül de bağırsaklarınızdan emilip kanınıza karışarak hücrelerinize ulaştığında adeta bir “mitokondri antrenörü” haline geliyor. Mitokondrileri güçlendiriyor, gençleştiriyor, yeniliyor, sonuçta de yaşlanma sürecinize fren oluyor. Ayrıyeten DNA’nızı onarıp donanımınızdaki yazılımı bile etkileyebiliyor, mesela birtakım kanserlere de dur diyebiliyor.

VARAN İKİ: ROSMARİNİK ASİT

Kekik, adaçayı, fesleğen, nane, biberiyede bol ölçüde bulunan bu harika molekül de mükemmel bir epigenetik aktör. Becerileri saymakla bitmiyor, DNA yazılımınızdaki pek çok bestenin daha harika icra edilmesine yardımcı oluyor, o beste icra edilirken çıkabilecek çatlak seslere, yapılabilecek kimi yanlışlara mahzur olarak adeta bir kanser freni, bir pas temizleyici, bir iltihap önleyici misyonu üstleniyor.

VARAN ÜÇ: KUVERSETİN

Yarından tezi yok mutfağınızda ve sofralarınızda soğan, elma, çilek, nar ve tarçına daha çok yer açın. Şayet “Daha az allerjin olsun, bağışıklığım daha güçlü kalsın , hatta ömrüm biraz daha uzasın” istiyorsanız market sepetiniz yahut pazar filenize bu dörtlüyü ve öbür yeşillikleri de ek etmeyi ihmal etmeyin.

VARAN DÖRT: EPİGALLOKATEŞİN GALLAT

Son yılların yıldızı süratle parlayan epigenetik moleküllerinden biri. En çok çayda bulunan, elma, armut, erik, fındıkla da kazanılabilen bu mucize doğal ilacı kazanma istikametinden en şanslı milletlerden biri olduğumuz kesin. Çünkü her gün sık sık dünyanın en lezzetli siyah çaylarını biz tüketiyoruz. Bir küçük detay: Yeşil çayda siyah çaydan, matcha çayında yeşil çaydan, beyaz çayda matcha çayından daha fazla kateşin var, seçim yaparken bu bilgi daima aklınızda olsun. Bir değerli detay da çay toplayıcı işçilerimize: Çayı elle toplamak yerine makasla keserek topladığınızda içindeki kateşin ölçüsü önemli ölçüde azalıyor.

VARAN BEŞ: FİSETİN

Longevity alanının yeni yıldızları, sıhhat ve uzun ömür düşmanı zombi hücreleri öldüren, hasebiyle hayat mühletini hem daha uzun hem daha sağlıklı hale getiren ve “SENOLİTİKLER” olarak bilinen bir küme moleküldür; o moleküllerin en marifetlisi ise bana nazaran fisetindir. Fisetinin en çok bulunduğu yiyecek ise çilektir. Çilek açık orta bir fisetin şampiyonu. Dağ çileğinde bahçe çileğinden, bahçe çileğinde sera çileğinden daha fazla fisetin var. Fisetin zengini besinler listesine hurma ve elmayı da ekleyebiliriz.

VARAN ALTI: KURKUMİN

Zerdeçal ve içinde bol ölçüde zerdeçal baharatı içeren ve köri karışımı olarak bilinen besinelr en güçlü kurkumin kaynaklarıdır. Her gün bir çay kaşığı toz zerdeçalı, çeyrek çay kaşığı karabiber ile birlikte yoğurdunuza ve yemeklerinize ekleyerek siz de güçlü bir kanser, iltihap ve paslanma barajı oluşturup epigenetik gücünüze güç katabilirsiniz.

VARAN YEDİ: FOLİK ASİT

B vitaminlerinin en değerlilerinden biri. Muazzam bir DNA dostu. Eşi bulunmaz bir bellek takviyesi. Yeri doldurulması güç bir hücre tamircisi. Ve ne âlâ ki çabucak her besinde bol ölçüde bulunan bir molekül. Fakat ne var ki her 100 şahıstan 10-15’i genetik MTHFR enzim defektiyle yaşadığı için farkında olmadan ömrünü “FOLİK ASİT FAKİRİ” olarak geçirebiliyor. Sonuçta de beyni sisleniyor, depresyona giriyor, unutkan oluyor, bağışıklığı azalıyor, yorgun düşüyor. En bol bulunduğu besinlere gelince… Birinci sırada yeşil yapraklı sebzeler var. Onları yumurta, hayvansal etler, bakliyatlar, tohumlar ve kuruyemişler izliyor.

VARAN SEKİZ: B12 VİTAMİNİ

Arife tanım gerekir mi? Hepimiz için en değerli vitaminlerden biridir B12 vitamini. Ne var ki onun da pahasını çoğumuz hâlâ bilmiyoruz. Hayvansal besinler, birtakım mantar ve deniz yosunları temel kaynakları. DNA’mızla konuşarak hücre çekirdeklerini olgunlaştıran, beyin hücrelerimiz ortasındaki haberleşme sistemini koruyarak belleğimize güç katan, yorgunluğu azaltan bu mükemmel epigenetik düzenleyiciyi sakın ihmal etmeyin.

VARAN DOKUZ: LİKOPEN

Domatesteki kırmızı mucize. Karpuzda, kayısıda, pembe greyfurtta da bulunabiliyor. Harika güçlü bir kanser zırhı oluşturarak prostat, göğüs ve kalın bağırsak kanserlerine dur diyebiliyor. Güneş ışınlarının zararlarından koruyarak cilt sıhhatine da dayanak oluyor.

VARAN ON: D VE C VİTAMİNLERİ

D vitamini karaciğer, yumurta sarısı, balık üzere besinleri yiyerek ancak daha birçok için de sık sık güneşlenerek kolaylıkla kazanabiliriz. C vitamini ise çabucak her zerzevat ve meyvede var lakin en varlıklı kaynakları taze yeşil biber, lahanagiller ve turunçgiller. Bu ikilinin hünerini hepimiz esasen çok güzel biliyor ve bir defa daha arife tarife gerekmez diyoruz.

patronlardunyasi.com