Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB için köprüden önce son çıkış Türkiye’dir
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın davetine icabetle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdikleri ziyareti tamamladıklarını belirten Erdoğan, “Lefkoşa’da 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katılarak, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin coşkusunu ve sevincini bir kere daha paylaştık.” tabirlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 12-13 yaşındaki suçsuz yavruların emeklerine kara çalınıyor
“HUZUR ORTAMI TÜRKİYE’NİN KARARLI TAKVİYESİYLE DAHA BİRÇOK YILLAR SÜRECEKTİR”
Türkiye’nin memleketler arası mutabakatlardan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri çerçevesinde bundan 51 yıl evvel gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın, “enosis” hayalini suya düşürdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz, Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz ve mücahitlerin takviyesiyle 1963’ten itibaren akan kan ve gözyaşına son vererek, adaya barış ve huzur getirmiştir. Hakikaten adada yarım asırdır bir damla kan dökülmemiştir. Bu huzur ortamı Türkiye’nin kararlı takviyesiyle daha birçok yıllar sürecektir. Kıbrıs Türkü de ebediyen kendi vatanında özgürce yaşayacaktır.” diye konuştu.
Ziyareti vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la da bir ortaya geldiğini belirten Erdoğan, Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne olan dayanağını tekraren vurguladıklarını, Kıbrıs’ta iki devletli tahlil vizyonunun ardında durduklarını ve adada iki başka halk ve iki başka devlet olduğu gerçeğini teyit ettiklerini söyledi.
Kıbrıs Türklerinin refah içinde yaşaması için çalışmalarını sürdürdüklerini ve sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktisadi ve mali iş birliği mutabakatlarıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gereksinim duyduğu her alanda desteklenmektedir. Kimi tesislerin açılış ve temel atma merasimlerini, mayıs ayında hizmete sunulan Cumhuriyet Yerleşkesinde yaptık. Bunlardan temelini attığımız Yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi inşallah adadaki en büyük sıhhat yatırımlarından birini teşkil edecek. Açılışını yaptığımız Lefkoşa Kuzey Etraf Yolu Köprülü Kavşağı ve 4 buçuk kilometrelik kesim sayesinde, toplam 21 kilometrelik projenin kıymetli kısmını tamamlamış olduk. Bir yıldan kısa müddette biten bu proje Lefkoşa’daki trafik yoğunluğunu azaltmakla kalmayıp Güzelyurt ve Lefke’nin, Ercan Memleketler arası Havalimanı’na irtibatını da hızlandıracak.” dedi.
Hizmete alınan Yeni Maraş Sıhhat Merkezi’nin bin metrekarelik kapalı alanda bölge halkının sıhhat hizmetlerine de erişimini kolaylaştıracağını belirten Erdoğan, “Bugün de tekrar şahit olunduğu üzere, Ana Vatan ve garantör olarak Kıbrıs Türkü’nün müreffeh bir geleceğe gerçek attığı adımlarda yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Bu kanılarla sözlerime son verirken, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’mızı bir sefer daha canı gönülden tebrik ediyorum.” tabirlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
“GÜNEY KIBRIS’I BİR DEVLET OLARAK KABUL ETMİYORUZ”
(KKTC’deki iki siyasi partin yöneticilerinin Güney Kıbrıs’ta Rum İdaresi başkanını ziyareti) Benim Güney’e bu türlü bir ziyaret niyetim kelam konusu değil. Zira onlar nasıl KKTC’yi bir devlet olarak kabul etmiyorlarsa biz de Güney Kıbrıs’ı bir devlet olarak kabul etmiyoruz. Hasebiyle benim kitabımda onlarla bu türlü bir görüşmenin yeri yok. Bunlar, Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtmayan marjinal teşebbüslerdir. Kıbrıs Türkleri bizim canımızdan bir modüldür. Kimse, aramızdaki bu gönül bağını zedeleyemez; Kıbrıs adasına yalnızca barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına “işgalci” diyemez. Kıbrıs Türk halkı, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü ve Ada’daki legal varlığını tartışmaya açmaz bile.
Tarihi gerçekler ve ulusal hafızamız ortadayken yapılan hainlik elbette Kıbrıs Türk halkı tarafından sandıkta cezalandırılacaktır. Rum tarafı şimdiye kadar tahlil istemediğini tekraren gösterdi. Onlar eşitlik ve adalet değil, Kıbrıs Türkünü kendi öz vatanında parya yapmak istiyorlar. Kimi şuursuzlar da buna açıkça çanak tutuyor. Kıbrıs’ta tahlilin anahtarı iki devletli tahlildir; bundan da taviz yoktur. Türkiye’nin Kıbrıs siyaseti nettir, Kıbrıs Türk halkının hâkim eşitliğini ve güvenliğini garanti altına almayan hiçbir sürecin içinde olmayız.
“İSRAİL TÜM BÖLGEYİ ATEŞE ATMA GAYRETİNDE”
(Suriye’deki son gelişmeler) Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara orada dik bir duruş sergilemiştir. Şu ana kadar rastgele bir odunu de kelam konusu değil. İsrail daima tüm bölgeyi ateşe atma üzere bir çaba içinde. Bu çaba karşısında ise Suriye’nin bu duruşuyla süreç, ihtiyatlı bir halde devam ettirildi. Suriye’nin bölgeyi 2 bin 500 kadar askeriyle denetim altına alması kelam konusu. Son atılan adımlarla da denetimi sağlamış vaziyetteler. Böylelikle Güney’de bir hakimiyet tesis edilmiş durumda. Suriye halkı tüm bölümleriyle, geçmişte yaşadıkları acılardan ders çıkartıp, bu oyunlara gelmeyi mutlaka düşünmüyor. Burada Dürzilerle başka kesim ortasındaki uzlaşıyı sağlamış vaziyetteler.
“AHMED ŞARA ÇOK OLUMLU BİR ADIM ATTI”
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara burada bana nazaran çok olumlu bir adım attı. Kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde bu duruşunu konuştuk. Kendisinden bizden talebi nedir, ne değildir bunları öğrendik. Kendilerine her türlü takviyesi vereceğimizi de söyledik. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Birleşik Devletleri’nin Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakanı ile sürekli görüşme halinde. Tıpkı biçimde MİT Liderimiz İbrahim Kalın ve Ulusal Savunma Bakanımız Yaşar Güler de muhataplarıyla görüşüyor. Bölgede son olarak bu 2 bin 500 kişilik hafif silahla donatılmış gücün Süveyda’ya gitmesine müsaade verildi. İki gündür Amman’da toplantılar devam ediyordu. Aşiret reisleri, Ürdünlüler ve ABD Özel Temsilcisi bizimle daima temas halinde.
Süveyda’nın etrafı çevrilmiş durumda. Birliklerin içeriye girip girmemesine müsaade vermeyle ilgili bir sorun var. Şu anda Dürzilerin malumunuz üç kolundan ikisi son derece uyumlu olduğu halde kollardan biri İsrail ile hareket ediyor. Bunlar bozgunculuktan vazgeçmiyor. Bu nedenle içeride vakit zaman çatışmalar devam edebiliyor. İçeriye polis giremiyor, asker giremiyor, kentin etrafındalar. En azından dışarından ögelerin gelmesini engellediler. Amman’daki devam eden müzakerelerde kelamını ettiğimiz o bir Dürzi fraksiyon hariç taraflar, istekli olarak ateşkese uymaya “evet” dediler. Suriye sıkıntısında aslında son derece yapan bir atmosfer oluştu. Bütün bir ortaya gelemeyecek aktörler, Suriye konusunda bir ortaya gelirken İsrail’in bu istikrar projesini bozmasını dünyaya güzel anlatmak gerekiyor. Biz, bunu anlattığımızı düşünüyoruz. Amerikalılar bilhassa bu sıkıntıyı biraz daha sahiplenmeleri gerektiğini anlıyorlar. Temel sorun tarafların birbiri ortasında çatışma olması. Lakin daha da büyük stratejik sorun, bu çatışmayı mazeret ederek İsrail’in bölgeyi işgale kalkması. Zati İsrail, bildiğiniz üzere bölgede istikrar olmasını istemiyor. Bütünleşik bir Suriye’nin kendisi için düzgün olmayacağını düşünüyor ve bu cinsten provokasyonlara devam ediyor.
“TERÖRSÜZ BİR GELECEĞİ İNŞA ETMEKTE KARARLIYIZ”
“Terörsüz Türkiye” gayemize ulaşmak için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz. Bu kesin maksat doğrultusunda ilerleme devam ediyor. Sürecin provokasyonlardan etkilenmemesi için de son derece dikkatliyiz. “Terörsüz Türkiye” amacımızı sekteye uğratacak tüm sabotajlara ve yapılara karşı teyakkuz halindeyiz. Biliyorsunuz silah bırakma başladı. İlgili arkadaşlarımız gerekli takibi yapıyor ve temasları sağlıyor. Kurul konusunda da görüşmeler, bildiğim kadarıyla, sonuncu evreye geldi. Yakında Meclis tabanında ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz. Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız. Amacımıza ulaşmak için ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve sonuçta nereye varacağımızı çok net bir biçimde biliyoruz.
Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir defa daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor. Şu anda İmralı bu bahisle ilgili her türlü takviyesi verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok çok kıymetli. YPG’nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir. Bu yaklaşımın bunların uzantısı olan SDG bakımından nasıl yansıyacağı da kıymetli. Son gelişmelerde Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın duruşu, bunların olumsuz manada bir ortaya gelişini de bana nazaran ortadan kaldırmış vaziyette. Biz kararlıyız, Ahmed Şara’yı Suriye’de yalnız bırakmayacağız. Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz, Suriye’nin tekrar toparlanmasını biz ülkemiz için de olumlu görüyoruz. Zira Suriye’nin yine toparlanması bizimle olan münasebetlerini de olumlu istikamette etkileyecektir. Ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine istekli geri dönüşlerinin başladığını görüyoruz. Halbuki “dönmeyecekler” diye bir ümitsizlik vardı. Artık istekli geri dönüşlere başladılar. Biz de istekli geri dönüşlerin hızlanması için her türlü dayanağı vereceğiz. Bu dönüşlerin hızlanmasıyla birlikte Suriye süratle normalleşsin, biz de Güneyimizi sağlama alalım istiyoruz.
“GÜCÜMÜZE GÜÇ KATACAK ADIMLAR PLANLIYOR VE HIZLA ATIYORUZ”
İktidara geldiğimizde savunma sanayii alanında Türkiye’nin kaybettiği vakti telafi etmek için ağır bir uğraş sarf ettik. Attığımız faal adımlar, ektiğimiz tohumlar, verimli sonuçlar oluşturdu. Geldiğimiz nokta kıymetli, lakin bize nazaran kâfi değil. Gücümüze güç katacak adımlar planlıyor ve hızla atıyoruz. Savunma sanayii şirketlerimizin altyapı atakları, nanoteknolojik tesis yatırımları devam ediyor. Gayemiz, savunma alanında tam manasıyla kendimize yetmektir. “Tam bağımsız Türkiye” sloganla gerçekleşmez. Bu türlü vizyoner adımlarla, çalışmayla gerçekleşir. “Hep daha güzeli mümkündür ve onu biz yaparız” şuuruyla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Malum KAAN’ı yaptık ve pistte yanımızda yedek pilotla bir arada şöyle bir yürüdük. AKINCI, ALTAY, HÜRJET, ATAK, TCG ANADOLU ve daha nicelerini yaptık, yapıyoruz. BAYKAR olarak yaptıklarımız var. BAYKAR’ın dışında yaptıklarımız var.
“YENİ UÇAK GEMİSİNİ 2-3 SENEDE BİTİRECEĞİZ”
İnsansız hava araçlarıyla Türkiye, şu anda dünyada isminden kelam ettiren bir ülke pozisyonunda. Bu bizim için çok çok kıymetli bir adım. Öbür tarafta zırhlı taşıyıcılara baktığınız vakit, pek düzgün bir pozisyondayız. Talepler arkası gerisine geliyor. Denizde, yeniden birebir şekilde… Fırkateynlerde Türkiye çok değerli bir pozisyonda. Siparişler devamlı geliyor. Biz şu anda siparişleri yetiştiremiyoruz. Pakistan’a varıncaya kadar birçok ülkeden bize önemli siparişler var. Malum, çok niyetli amfibi hamle gemimiz TCG ANADOLU’yu yaptık. Artık ikincisini, onun bir üst versiyonunu yapmak için İspanyollarla görüştük. Onlar da “kesinlikle biz buna varız” diyorlar. İnşallah bu yeni uçak gemisini 2-3 senede bitirip onunla da yola devam etmeyi planlıyoruz. Bu mevzuyu İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile görüştük. O “biz varız” diyor. İspanyollarla bunu inşallah başaracağız. Böylelikle gemimizin üst segmentini bitirmiş olacağız. Bizim şu anda jet uçakları alımı konusunda malum İngiltere ve Almanya ile attığımız adımlar kelam konusu. Bu bahiste da İngilizler ve Almanlar olumlu yaklaşıyorlar. İnşallah jet uçaklarımızı da bir an evvel alacağımıza inanıyorum. İngiltere Başbakanı Sayın Keir Starmer ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile yaptığım görüşmelerde onların bahse olumlu baktıklarını gördüm ve inşallah bu adımları da atacağız.
“AB İÇİN KÖPRÜDEN EVVEL SON ÇIKIŞ”
(Avrupa Birliği) Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin canlandırılması ve ilerletilmesi için bir gün bile beklenmemelidir. Bu gelişmelerin rastgele bir yeni adım beklenmeden halihazırda olması gerekiyor. Avrupa Birliği’nden temas kurduğumuz bütün muhataplarımıza tam üyelik gayemizi güçlü bir biçimde koruma ettiğimizi söylüyoruz. Birlik, stratejik ve vizyoner biçimde bu sıkıntıyı ele aldığında çabucak adım atmak için önlerinde rastgele bir pürüz bulunmamaktadır. Türkiye’ye karşı konulan siyasi bariyerler hemen kaldırılmalıdır. AB ülkelerinden, münasebetleri adil ve eşitlikçi bir yaklaşımda sürdürmelerini bekliyoruz. Bugüne kadar çok kez gördüğümüz ikircikli bir tavırla bağları ilerletmenin de mümkün olmadığını anlamalarını bekliyoruz. Avrupa ve etrafında yaşananlar, AB içindeki görüş ayrılıkları hesaba katıldığında Birliğin Türkiye üzere dinamik ve tahlil odaklı bir üyeye olan ihtiyacı görülecektir. Daha evvel de söylediğim üzere AB için köprüden evvel son çıkış Türkiye’dir. Dünya değişiyor, Avrupa değişti bile. Köhnemiş, saplantılı siyasi anlayışların etkisinden sıyrılmak, Avrupa Birliği için yeni dönemi kavrayan ve Birliği geleceğe taşıyan bir atak olabilir. Biz Türkiye olarak tam üyeliğe hazırız.
“ZENGEZUR KORİDORU TİCARETİ CANLANDIRACAKTIR”
Zengezur Koridoru yalnızca Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’ye değil bölgedeki öteki ülkelere de yarar sağlayacak. Biz bu sınırı tıpkı vakitte jeoekonomik boyutu prestijiyle son derece değerli bir mevzu olarak görüyoruz. Gerçekten, bu sınır bölgemizin ötesindeki coğrafyaları da birbirine bağlayacak ve ticareti canlandıracaktır. Bu sınırın bir uyuşmazlık kaynağı değil, bir mutabakat simgesi haline gelmesi temel beklentimizdir. Bu sayede bölge iş birliğinin galebe çaldığı bir refah alanı olacaktır. Bölge ülkeleri olarak bu sıkıntıyı mutabakatla halledebileceğimize inanıyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Zengezur’a büyük kıymet veriyor. Bir an evvel çizgisi hazırlayıp orayı hem Azerbaycan için hem bölge için kullanmak, kıymetlendirmek istiyor. İnanıyorum ki; orayı bir arada çözeceğiz.”
patronlardunyasi.com
