PD seyahat yazarı Kaan İncili okuyucuları için bu kez, sanat, lezzet ve tutkunun başkenti Madrid’i yazdı
Kaan İNCİLİ
İspanya’nın kalbi ve ruhu Madrid, yalnızca ülkenin başşehri değil, tıpkı vakitte gücü hiç tükenmeyen bir kültür, sanat ve gastronomi merkezi. Tarihi dokusuyla geçmişin izlerini taşırken çağdaş ömrün dinamizmini de hissettiren bir kent. Şayet Madrid’e gitmeyi düşünüyorsanız, işte kaçırmamanız gereken deneyimler!
Sanat ve tarih dolu sokaklar her vakit bu kentin en etkileyici yanlarindan olmustur. Madrid, sanata ve tarihe ilgi duyan gezginler için tam bir cennet. Kentteki “Altın Sanat Üçgeni” kesinlikle görülmeli:
Her vakit favorim olanlardan diyebilecegim, Velázquez, Goya ve El Greco üzere ustaların yapıtlarını görmek için Prado Müzesi, Çağdaş sanatın merkezi olarak kabul edilen Reina Sofia Müzesi, alışılmış ki de Picasso’nun efsanevi Guernica tablosu burada sergileniyor. Klasikten çağdaş sanata uzanan geniş bir koleksiyona sahip müze arıyorsanız da tartışmalara yer bırakmadan Thyssen-Bornemisza Müzesi.
Madrid’in tarihi merkezinde yer alan Plaza Mayor, kentin en ikonik meydanlarından. Burada bir kafede oturup kalabalığı izlemek, Madrid’in temposuna ayak uydurmanın en keyifli yollarından biri. İspanya monarşisinin görkemini yansıtan Palacio Real (Kraliyet Sarayı) ise kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerden.
Puerta del Sol’de mahallî halkın ve turistlerin oluşturduğu o kalabalığın içinde yürüyüş yapmadan ve Madrid’in sembollerinden El Oso y el Madroño (Ayı ve Çilek Ağacı) heykelini görmeden tarihi merkezi keşfetmiş sayılmazsınız. Fuente de Cibeles Meydanı’nda çekeceğiniz fotoğraflar ise geniş art planıyla Madrid’deki en etkileyici karelerinizden biri olacaktır.
Gran Vía, kentin ana alışveriş caddesi olarak kabul edilse de, Salamanca Mahallesi, özel butik mağazaları ve şık vitrinleriyle alışveriş yapmasanız bile hayranlık uyandıran bir tecrübe sunuyor.
Eğer bir şova denk gelebilirseniz Teatro Alcala, kaliteli sahne performansları izlemek için şahane bir seçim olabilir. Yıllar evvel burada yürürken, ünlü flamenko sanatkarı Joaquín Cortés’in sahne alacağını gördüğüm anı hiç unutmuyorum. Son kalan biletlerden birini alıp gösteriyi izleme talihim olmuştu. O gece, daha evvel ve sonrasında izlediğim tüm flamenko şovlarının sıradan kalmasına neden oldu. Flamenko denildiğinde hâlâ o akşamın harika performansı gözümün önüne gelir.
Madrid’in yeşil yüzünü görmek isteyenler için hakikat adres ise Retiro Park. Madrid, sırf tarihi ve gastronomik tarafıyla değil, tabiatla iç içe vakit geçirme imkanlarıyla da öne çıkıyor. Kentin en büyük parklarından biri olan Retiro Parkı, yürüyüş yapmak, gölde sandalla gezmek ya da çimlerde dinlenmek için harika bir yer. Parkın içindeki Palacio de Cristal (Kristal Saray), cam ve metalden yapılmış şık yapısıyla büyüleyici bir atmosfere sahip.
Dünyanın en eski restorantına konut sahipliği yapan Madrid, İspanyol mutfağını keşfetmek isteyenler için eşsiz seçenekler sunuyor. Öğlen ortasında lezzetli tapaslar denemek isterseniz, bilhassa La Latina bölgesindeki klâsik tapas barlarına uğramalısınız. Ağır geçen bir günün ortasında süratli bir atıştırmalık arıyorsanız, Madrid’in meşhur sokak lezzetlerinden Bocadillo de Calamares (Kalamar Sandviçi), Plaza Mayor etrafında en uygun haliyle bulunabilir. Tatlıya düşkün olanlar için ise Churros con Chocolate, Madrid’in vazgeçilmezlerinden. Bu çıtır çıtır tatlıyı, tek şubesi olan efsanevi dükkanda sıcak çikolataya batırarak denemelisiniz.
Gece hayatı ve futbol tutkusu olmadan yapamayanlar icin Madrid’in unlu gece hayatı sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Kentte gece geç saatlere kadar süren bir cümbüş kültürü var. Malasaña ve Chueca bölgeleri, hip barları ve hareketli gece kulüpleriyle bilinirken, Salamanca daha lüks ve şık yerleriyle dikkat çekiyor.
Futbol meraklıları için Madrid, farklı bir mana taşıyor. Dünyanın en büyük kulüplerinden biri olan Real Madrid’in konutu Santiago Bernabéu Stadyumu, futbol tutkunları için vazgeçilmez bir durak. Şayet maç gününe denk gelirseniz, Bernabéu’da bir maç izlemek unutulmaz bir tecrübe olacaktır.
Madrid, sanat dolu müzeleri, lezzetli yemekleri, enerjik gece hayatı ve sıcakkanlı insanlarıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Şayet İspanya’nın ruhunu tam manasıyla hissetmek istiyorsanız, katiyen keşfedilmesi gereken bir şehir!
Tatmadan Dönmeyin : Tapas, Kuzu Tandır, Churros con Chocolate
Görmeden Dönmeyin : Retiro Park, Prado ve Reina Sofia muzeleri, Plaza Mayor, Salamanca mahallesi
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun. Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com
